Yüzyılı geride bırakmış olan iki kadın, uzun yaşamın sırrını açığa çıkardı. Günümüzde herkes sağlıklı yaşam, diyet ve egzersiz peşinde koşarken, 100 yaşına basan bu kadınlar, yaşamlarının en önemli öğretilerinin bunlar olmadığını dile getiriyor. İtalya'nın sıcak sokaklarında büyüyen Giuseppina ve Fas'tan gelen Fatima, yaşlılık dönemlerinde kendilerine yönlendiren sırların, aslında basit ve günlük hayatta sıkça göz ardı edilen unsurlar olduğunu keşfettiler. Peki, bu kadınlar uzun yaşamın formülünü nasıl tanımlıyor? İşte onların ilham verici hikayesi.
Giuseppina, hayatını hiçbir zaman stres altına almamayı öğrenerek geçirdiğini belirtiyor. Kendisi, her koşulda pozitif kalmayı başardığı için hayatından memnun olduğunun altını çiziyor. "Bir problemle karşılaştığımda, onu bir fırsat olarak görmeyi öğrendim. Stresi hayatımdan çıkardım," diyor. Benzer bir yaklaşımı benimseyen Fatima ise, her sabah gün doğumuyla birlikte meditasyon yaparak kendini dinginleştirdiğini ve bu sürecin onun için yaşam kalitesini artırdığını ifade ediyor. Meditasyonun ve zihinsel dinginliğin, uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarını oluşturduğuna inanıyorlar.
Bu iki kadın, dünya üzerindeki en büyük hazinelerinin aile ve arkadaş ilişkilerinin derinliği olduğunu vurguluyor. Giuseppina, "Her akşam yemeğine ailemle birlikte oturuyoruz. Birlikte zaman geçirmenin, karşılıklı desteklemenin ne kadar değerli olduğunu biliyorum," şeklinde açıklıyor. Fatima ise, komşuluk ilişkilerini ön planda tutarak, ‘bir elin nesi var, iki elin sesi var’ felsefesiyle hareket ediyor. Onların gözünde, sosyal etkiler, uzun yaşamda beslenme kadar önemli bir yere sahip. Aile bağları ve arkadaşlık, insanların ruh sağlıklarını besleyen unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.
Bunlara ek olarak, Giuseppina ve Fatima, yüzyıllar boyunca nesillerden nesillere aktarılan kültürel mirasın, sağlıklı bir yaşam için gereken önemi anlamalarına katkıda bulunduğunu düşünüyorlar. İtalya'nın ve Fas'ın zengin mutfakları, onlara sağlık ve mutluluk kaynağı olarak hizmet etti. Ancak bu kadınlar, belirli bir diyeti uygulamak yerine, her şeyin tadını almayı ve ölçülü bir şekilde tüketmeyi tercih ettiklerinin altını çiziyorlar. Sağlıklı bir yaşam için kısıtlamaların değil, zevkin ve keyfin ön planda olması gerektiğine inanıyorlar.
Sonuç itibarıyla, 100 yaşına gelmiş olan Giuseppina ve Fatima, kendi hayat deneyimlerinden yola çıkarak, yaşama bakış açımızı değiştirecek değerli bilgi ve öğütler sunuyor. Uzun yaşamın sırrının basit şeylerde ve ruhsal huzurda yattığını vurgulayan bu kadınlar, sağlıklı yaşamın karmaşık diyetler ya da zorlu spor programlarıyla değil, insanın iç dünyası ve sosyal ilişkileriyle şekillendiğini kanıtlıyor. Onların hikayeleri, bizlere yaşamı kutlamanın, sevdiklerimizle birlikte geçirdiğimiz anların, el ele vererek karşılaştığımız zorlukların ve dışarıdaki karmaşanın içinde özümüzdeki huzuru bulmanın ne denli önemli olduğunu hatırlatıyor. Belki de hayatın gerçek sırrı, yalnızca sağlıklı bir beden değil, aynı zamanda sağlıklı bir zihin ve kalbe sahip olmamızda gizli.